Dün bir kardeşimizin "Ağabey bu doğru mu?" diyerek gönderdiği ekran görüntüsünden sonra haberdar oldum.
Bir haber sitesi, Sefai Hocamın Ayarsız Dergisi’ne verdiği röportajı ve 2004 yılında “metmaster” isimli kullanıcının ekşi sözlükte yaptığı yorumları hocanın görüntülerini de kolajlayarak video haber olarak paylaşmış. Hemen ilgili haber sitesine girdim.
Haber “ÜLKÜCÜLERİN SEMBOL İSMİ AŞIK SEFAİDEN YILLAR SONRA GELEN AHMET KAYA İTİRAFI” başlığıyla servis edilmişti. Bu beni ziyadesiyle üzdü ve biraz da öfkelendirdi. Zira itiraf kelimesinin karşısında tüm sözlüklerde; “Herkesin bilmesinde sakınca görülen bir gerçeği gizlemekten vazgeçip açıklama.” yazar.
Oysa haberin içeriğini okuduğunuzda olayın zaten bir konserde gerçekleşmiş olduğunu görüyorsunuz. Haliyle bir şeyi gizlemek, saklamak mümkün değil.
"Lâ havle” çekerek, haberi düzenleyen editörün ucuz pazarlama taktiği diyerek telefona sarıldım.
Kısa bir selâm faslından sonra konuyu hocama ilettim. Hoca çok şaşırdı. “15 yıldan fazla geçmiş, bunca yıl yazmamışlar şimdi mi gelmiş hatırlarına?” dedi. Kısaca haberi okudum ve hocam lütfen bana konuyu bir anlatır mısın, ne oldu diye sordum.
O babacan tavrıyla; “Paşam, Bostancı Kültür Merkezi'nde programa çıkmıştım. Slogan atıyorlardı, 'Vur, vur inlesin Ahmet Kaya dinlesin' diye ben de saz kestim. Ya kardeşim niye bağırıyorsunuz? Ahmet Kaya mert düşman. Adam içindekini söylüyor dedim. O gece geç saatlerde numaramı nerden bulduysa Ahmet Kaya beni aradı. Konserde benim için söylediğin sözlere istinaden aradım. Teşekkür ederim. Artık sen de benim için mert düşmansın dedi. Olay bundan ibaret.” dedi.
Sonra laf lafı açtı ve hocam Ahmet Kaya ile ilgili bir olay daha anlattı. Türk-İslam Federasyonu’nun Frankfurt’ta ki bir programına davet edilmiş Sefai Hocam. Aynı tarihte Ahmet Kaya’nın da bir konseri varmış. Üstelik konser salonları 500-600 mt mesafedeymiş. Ahmet Kaya'nın birkaç gün öncesinden federasyon yetkilileriyle irtibata geçerek; “Programlar çakışmasın. Sefai ustaya sıkıntı çıkmasın, canı sıkılmasın. Ben hastayım deyip programı bir hafta sonraya erteledim.” demiş. Bunu da hocama federasyon yetkilileri aktarmışlar.
Hazır yeri gelmişken bende ismi bende mahfuz birinden duyduğum bir rivayeti aktarayım. Unkapanı’nda bir sohbet esnasında “Sağcıların sanat yönleri zayıf, onlardan sanatçı çıkmıyor diyenlere; “Sefai’yi bize versinler, bütün solcu sanatçıları onlara verelim.” dediğini duymuş muydunuz?
Son sözü yine hoca söylesin;
Neredesin mert düşmanım nerede
Namert dostlar dolaşır yörede
Comments